Terapiye İhtiyacım Olduğuna Nasıl Karar Vereceğim?

Terapiye ihtiyaç duyup duymadığınıza karar vermek bazen zor olabilir. Ancak aşağıdaki durumları yaşıyorsanız, bir uzmandan destek almayı düşünebilirsiniz:

  • Sürekli mutsuz, huzursuz veya kaygılı hissediyorsanız,
  • Günlük hayatınızı olumsuz etkileyen stres, kaygı, öfke veya üzüntü yaşıyorsanız,
  • İkili ilişkilerinizde tekrar eden sorunlarla karşılaşıyorsanız,
  • Geçmiş travmaların etkisini hala hissediyorsanız,
  • Özgüven eksikliği, değersizlik veya çaresizlik duyguları sıkça sizi etkiliyorsa,
  • Konsantrasyon eksikliği, uyku sorunları veya yeme alışkanlıklarında değişimler yaşıyorsanız,
  • Yaşamınızda büyük bir değişim veya kayıp yaşadıysanız ve başa çıkmakta zorlanıyorsanız.

Terapi, zihinsel ve duygusal sağlığınızı güçlendirmenize yardımcı olabilir. Kendinizi daha iyi anlamak, sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmek ve yaşam kalitenizi artırmak için bir psikologdan destek alabilirsiniz.

Diyarbakır Meki Psikoloji Merkezi ilaçsız mi ilerliyor?

Evet, Diyarbakır Meki Psikoloji Merkezi’nde uygulanan terapi süreçleri tamamen ilaçsız olarak yürütülmektedir. Merkezimizde psikologlar tarafından bilimsel temelli terapi yöntemleri kullanılarak danışanların psikolojik iyi oluşunu destekleyen çalışmalar yapılmaktadır.

Psikologlar, ruh sağlığı alanında terapi ve danışmanlık hizmetleri sunarken ilaç yazma yetkisine sahip değildir. Eğer bir danışanın ilaç desteğine ihtiyacı olduğu düşünülürse, bir psikiyatri uzmanına yönlendirme yapılabilir. Ancak terapi süreci, bireyin duygusal ve bilişsel süreçlerini anlamasına, sağlıklı başa çıkma yöntemleri geliştirmesine ve psikolojik dayanıklılığını artırmasına yardımcı olacak şekilde yapılandırılmaktadır.

Çift Terapisi Nasıl İlerler?

Çift terapisi, ilişkide yaşanan sorunları anlamak, iletişimi güçlendirmek ve sağlıklı bir bağ kurmak amacıyla yürütülen bir terapi sürecidir. Diyarbakır Meki Psikoloji Merkezi'nde çift terapisi şu adımlarla ilerler:

  1. İlk Görüşme ve Değerlendirme:

    • Çiftin terapiye başvurma nedenleri değerlendirilir.
    • İlişki dinamikleri, yaşanan sorunlar ve tarafların beklentileri konuşulur.
    • Terapinin hedefleri belirlenir.
  2. Sorunların ve İletişim Dinamiklerinin Analizi:

    • Çiftin iletişim tarzı, çatışma yönetimi ve duygusal bağları analiz edilir.
    • Tekrarlayan sorunlar, anlaşmazlıklar ve yanlış anlamalar üzerine çalışılır.
  3. Sağlıklı İletişim ve Çözüm Stratejileri Geliştirme:

    • Çiftin birbirini daha iyi anlamasına yardımcı olacak etkin dinleme ve ifade etme becerileri geliştirilir.
    • Problem çözme, empati kurma ve duygusal destek sağlama yöntemleri öğretilir.
  4. Bağ Güçlendirme ve Güven İnşası:

    • Duygusal yakınlık ve güvenin yeniden inşa edilmesi hedeflenir.
    • Geçmişte yaşanan kırgınlıkların onarılması için terapi teknikleri uygulanır.
  5. İlerleme ve Değerlendirme:

    • Terapinin etkisi belirli periyotlarda değerlendirilir.
    • Çiftin kazandığı becerileri günlük yaşamlarına nasıl entegre ettikleri gözlemlenir.

Çift terapisi, her iki tarafın da katılımı ve isteğiyle daha etkili sonuçlar verir. Süreç, çiftin ihtiyacına göre şekillendirilir ve seansların sıklığı danışanlarla birlikte belirlenir.

Ne Sıklıkta Terapiye Gelmeliyim?

Terapi sıklığı, kişinin ihtiyaçlarına, yaşadığı sorunlara ve terapinin ilerleyişine bağlı olarak değişebilir. Genel olarak önerilen seans aralıkları şu şekildedir:

  • Başlangıç Aşaması: İlk birkaç seans genellikle haftada bir olacak şekilde planlanır. Bu süreçte terapistiniz sizi ve yaşadığınız durumu daha iyi anlayarak uygun bir terapi planı oluşturur.
  • İlerleme Süreci: Seanslar, kişinin ihtiyacına bağlı olarak haftalık veya iki haftada bir olacak şekilde düzenlenebilir. Terapinin etkinliğini artırmak için düzenli katılım önemlidir.
  • Sonlandırma ve Takip Süreci: Kişi hedeflerine ulaştıkça, seans sıklığı azaltılabilir ve ayda bir gibi uzun aralıklara yayılabilir. İhtiyaç halinde ara ara destekleyici seanslar düzenlenebilir.

Terapi süreci kişiye özel olarak şekillendiği için en uygun sıklık, terapistinizle birlikte yapılan değerlendirme sonucunda belirlenir. Önemli olan, terapi sürecine düzenli olarak katılım sağlayarak sürdürülebilir bir iyileşme elde etmektir.

Kaç Seansta Terapi Sonlanır?

Terapi süreci kişiye, yaşanan soruna ve terapi yöntemine göre değişkenlik gösterir. Bu nedenle kesin bir seans sayısı belirtmek mümkün olmasa da genel olarak şu faktörler terapi süresini etkileyebilir:

  • Sorunun Türü ve Derinliği:
    Hafif düzeyde stres, kaygı veya ilişki sorunları gibi konular kısa vadeli terapi süreçleriyle çözülebilirken, travmalar, uzun süreli depresyon veya kronik kaygı gibi durumlar daha uzun süreli terapi gerektirebilir.

  • Terapi Türü:

    • Kısa Dönemli Terapiler (6-12 seans): Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi yapılandırılmış yaklaşımlar belirli hedeflere yönelik olarak kısa sürede sonuç verebilir.
    • Uzun Dönemli Terapiler (12+ seans): Psikodinamik terapi veya derinlemesine kişisel gelişim ve dönüşüm gerektiren süreçlerde seanslar daha uzun sürebilir.
  • Bireyin Katılımı ve Terapinin Etkinliği:
    Kişinin terapi sürecine aktif katılımı, öğrendiği teknikleri günlük yaşamına uyarlaması ve terapiye düzenli devam etmesi, süreci hızlandırabilir.

  • Hedeflerin Belirlenmesi:
    Terapinin hedefleri belirlendikten sonra kişi ihtiyacını karşıladığı noktada süreci tamamlayabilir. Bazı kişiler için birkaç ay yeterli olabilirken, bazıları uzun vadeli destek almayı tercih edebilir.

Terapinin ne zaman sonlanacağına terapistinizle birlikte karar verilir. Amaç, kişinin ihtiyaç duyduğu noktaya ulaştığından emin olmak ve kazanımlarını sürdürebilmesini sağlamaktır.

Terapiler Ne Kadar Sürüyor?

Bireysel ve çift terapilerinin süresi, kullanılan terapi yöntemine ve danışanın ihtiyaçlarına bağlı olarak değişebilir. Genel olarak terapi seanslarının süresi şu şekildedir:

  • Bireysel Terapiler: Genellikle 45 - 60 dakika sürer.
  • Çift ve Aile Terapileri: İlişki dinamikleri üzerinde daha kapsamlı çalışıldığı için seanslar 60 - 90 dakika sürebilir.

Terapi süresi, kişinin ihtiyacına ve terapistin yöntemine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Seans süreleri, sürecin etkili ilerlemesini sağlamak amacıyla belirli bir yapı içinde planlanmaktadır.

Hiperaktivite Nedir?

Hiperaktivite, kişinin yaşına ve gelişim düzeyine kıyasla olağanın dışında aşırı hareketli, dürtüsel ve dikkatsiz davranışlar sergilemesi durumudur. Genellikle Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ile ilişkilendirilir, ancak hiperaktivite tek başına da görülebilir.

Hiperaktivitenin başlıca belirtileri şunlardır:

  • Aşırı hareketlilik: Yerinde duramama, sürekli bir şeylerle meşgul olma, aşırı konuşma.
  • Dürtüsellik: Sırasını beklemekte zorlanma, düşünmeden hareket etme, ani tepkiler verme.
  • Dikkat eksikliği ile birlikte görülebilir: Odaklanma zorluğu, görevleri tamamlamada güçlük, unutkanlık.

Hiperaktivite genellikle çocukluk çağında fark edilir, ancak bazı bireylerde yetişkinlikte de devam edebilir. Günlük yaşamda, okulda veya iş hayatında zorluklara neden oluyorsa, bir uzmandan destek almak faydalı olabilir. Terapi ve uygun destekleyici yaklaşımlarla hiperaktivitenin yönetilmesi mümkündür.

Yavaş Bilişsel Tempo Nedir?

Yavaş Bilişsel Tempo (SCT), dikkat eksikliği ile ilişkili ancak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)’nden farklı bir bilişsel durumdur. SCT, bireyin zihinsel işlemlerinin yavaş olması, dalgınlık ve düşük enerji seviyeleri ile karakterizedir.

SCT’nin Başlıca Belirtileri:

  • Dalgınlık ve Hayal Dünyasında Kaybolma: Sık sık düşüncelere dalma, çevreye karşı ilgisiz görünme.
  • Yavaş ve Durgun Zihinsel İşleyiş: Bilgi işleme hızının düşük olması, karar verme süreçlerinin uzun sürmesi.
  • Düşük Enerji ve Motivasyon: Yorgunluk, harekete geçmekte zorlanma, işleri erteleme eğilimi.
  • Dikkat Dağınıklığı: Odaklanmada zorluk, görevleri tamamlarken sık sık unutkanlık yaşama.
  • Tepkisellik Azlığı: Sosyal etkileşimlerde yavaş yanıt verme, konuşmalarda gecikmeler.

SCT, DEHB ile benzerlik gösterse de farklı bir durumdur. DEHB’de dürtüsellik ve hiperaktivite öne çıkarken, SCT’de daha çok yavaş işleyen bir zihin, dalgınlık ve motivasyon eksikliği görülür.

Bu durum akademik veya iş hayatında zorlanmalara neden olabilir, ancak terapi ve çeşitli bilişsel stratejilerle yönetilebilir. Eğer SCT belirtileri günlük yaşamı olumsuz etkiliyorsa, bir uzmana danışmak faydalı olabilir.

EMDR Nedir kimlere uygulanır?

EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing - Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), travmatik anılar ve olumsuz yaşantılar üzerinde çalışan, bilimsel temellere dayalı bir terapi yöntemidir. Beynin doğal iyileşme sürecini harekete geçirerek, bireyin travmatik olayları daha sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar.

EMDR Terapisi Kimlere Uygulanır?

EMDR, özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisinde etkili olsa da aşağıdaki durumlar için de uygulanabilir:

  • Travmatik yaşantılar (kaza, doğal afet, saldırı, taciz, ihmal vb.)
  • Kaygı bozuklukları ve panik atak
  • Depresyon ve özgüven sorunları
  • Fobi ve korkular
  • Özgüven eksikliği ve olumsuz inançlar
  • Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)
  • İlişki ve bağlanma problemleri
  • Yas ve kayıp süreçleri

EMDR Terapisi Nasıl Uygulanır?

Terapi sırasında danışan, travmatik anısını zihninde canlandırırken terapist yönlendirmesiyle göz hareketleri, dokunsal uyarılar veya işitsel uyaranlar kullanılır. Bu süreç, beynin travmatik anıyı sağlıklı bir şekilde işlemesine ve olumsuz etkilerinin azalmasına yardımcı olur.

EMDR, kısa süreli ve etkili bir terapi yöntemi olup, bireyin yaşadığı travmanın şiddetine ve terapiye verdiği yanıta bağlı olarak 4 ila 12 seans sürebilir. Eğer geçmiş travmalar veya olumsuz deneyimler günlük yaşamınızı olumsuz etkiliyorsa, EMDR terapisi sizin için uygun bir seçenek olabilir.

DEHB çocuk tek mi terapi alıyor?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuklar için terapi süreci, çocuğun bireysel ihtiyaçlarına göre şekillendirilir. Genellikle sadece çocuk değil, ebeveynler ve bazen öğretmenler de sürece dahil edilir.

DEHB Terapisi Nasıl İlerler?

  1. Bireysel Terapi:

    • Çocuğun dikkat süresini artırmak, dürtü kontrolünü geliştirmek ve duygularını yönetmesine yardımcı olmak için Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi yöntemler uygulanır.
    • Dikkat ve odaklanma becerilerini güçlendiren oyun terapileri veya yapılandırılmış aktiviteler kullanılabilir.
  2. Ebeveyn Danışmanlığı:

    • Ebeveynlere, çocuğun dikkat ve davranış sorunlarıyla nasıl başa çıkacakları öğretilir.
    • Evde uygulanabilecek stratejiler, ödül sistemleri ve sınır koyma yöntemleri anlatılır.
  3. Aile Terapisi:

    • Çocuğun ailesiyle ilişkisini güçlendirmek ve aile içi dinamikleri düzenlemek için terapi sürecine aile de dahil edilebilir.
  4. Okul ve Öğretmen Danışmanlığı:

    • Gerekirse çocuğun öğretmenleriyle iletişim kurularak, sınıf içi dikkat artırma teknikleri önerilir.
    • Çocuğun akademik başarısını destekleyecek bireysel öğrenme stratejileri geliştirilir.

Sonuç olarak, DEHB tedavisi sadece çocuğa yönelik değil, aile ve çevresiyle birlikte yürütülen bir süreçtir. Çocuğun tek başına terapi alması yeterli olmayabilir, bu yüzden ebeveynlerin ve öğretmenlerin de bilinçlendirilmesi büyük önem taşır.

DEHB için hangi yöntemler var?

DEHB tedavisi, bireyin yaşına, belirtilerin şiddetine ve yaşam koşullarına bağlı olarak farklı yöntemlerle planlanır. Genel olarak terapi, ilaç tedavisi ve çevresel düzenlemeler gibi çeşitli yaklaşımlar kullanılır.

Psikoterapi Yöntemleri (İlaçsız Yaklaşımlar)

DEHB’nin yönetilmesinde davranışsal ve bilişsel terapi yöntemleri oldukça etkili olabilir.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT):

  • Dikkat süresini artırma, dürtü kontrolünü geliştirme ve problem çözme becerilerini kazandırmada kullanılır.
  • Çocuklar ve yetişkinler için uygulanabilir.

Davranış Terapisi:

  • Özellikle çocuklarda kullanılan bu yöntem, ödül ve disiplin sistemleriyle olumlu davranışları teşvik etmeye yöneliktir.
  • Ev ve okul ortamında uygulanabilen yapılandırılmış programlar içerir.

Oyun Terapisi:

  • Küçük yaş gruplarında DEHB belirtilerini yönetmek için kullanılır.
  • Çocuğun duygu ve davranışlarını ifade etmesine ve kontrol mekanizmalarını geliştirmesine yardımcı olur.

Duyusal Entegrasyon Terapisi:

  • Hiperaktivite ve dikkat sorunlarına duyusal hassasiyetin eşlik ettiği durumlarda uygulanır.
  • Çocuğun bedensel farkındalığını artırarak odaklanma sürecine destek olur.

Ebeveyn Danışmanlığı ve Aile Terapisi:

  • Ebeveynlere, çocuklarının davranışlarını nasıl yönetebileceklerini öğretir.
  • Evde uygulanacak davranışsal stratejiler geliştirilmesine yardımcı olur.

Sosyal Beceri Eğitimi:

  • Çocukların ve gençlerin empati, sabır, sosyal etkileşim ve iş birliği becerilerini geliştirmek için uygulanır.

Yaşam Tarzı ve Alternatif Destekler

Günlük hayatta yapılacak bazı düzenlemeler, DEHB belirtilerini yönetmede oldukça etkilidir.

Beslenme Düzeni:

  • Protein açısından zengin beslenme (yumurta, süt, ceviz vb.), kan şekerini dengeleyerek dikkat süresini artırabilir.
  • Şekerli ve katkı maddeli gıdalardan kaçınılmalıdır.

Fiziksel Aktivite:

  • Spor ve egzersiz, beynin dikkat ve dürtü kontrolüyle ilgili bölgelerini aktive eder.
  • Yüzme, koşu, yoga ve dövüş sporları, DEHB olan bireyler için önerilen aktivitelerdir.

Uyku Düzeni:

  • Kaliteli ve düzenli uyku, DEHB’nin olumsuz etkilerini azaltabilir.

Teknoloji Kullanımının Sınırlandırılması:

  • Uzun süre ekran karşısında kalmak, odaklanma sorunlarını artırabilir.
  • Dijital detoks uygulamak ve dikkat geliştiren oyunlara yönelmek faydalı olabilir.
Aile danışmanlığı çift terapisi ilişki uzmanlığı nedira

Aile Danışmanlığı Nedir?

Aile danışmanlığı, aile bireyleri arasındaki iletişim sorunlarını, çatışmaları ve duygusal bağları ele alan bir danışmanlık sürecidir. Aile içi uyumu artırmayı hedefler ve ebeveyn-çocuk ilişkileri, boşanma süreci, yas gibi konularda destek sağlar.

Çift Terapisi Nedir?

Çift terapisi, evli veya romantik ilişkide olan bireylerin iletişim sorunlarını çözmeye, duygusal bağlarını güçlendirmeye ve ilişkiyi sağlıklı bir şekilde yürütmelerine yardımcı olan bir terapi türüdür. Güven sorunları, sadakatsizlik, evlilik öncesi danışmanlık gibi konular ele alınabilir.

İlişki Uzmanlığı Nedir?

İlişki uzmanlığı, bireylerin ya da çiftlerin ilişkilerini anlamalarına, sağlıklı bağlar kurmalarına ve ayrılık sonrası duygusal iyileşme sağlamalarına destek olan bir danışmanlık hizmetidir.

Bu hizmetlerden hangisinin size uygun olduğunu belirlemek için bir uzmandan destek alabilirsiniz.

Dikkat Bozukluğu Nedir?

Dikkat bozukluğu, bireyin odaklanma, konsantrasyon ve dikkati sürdürebilme yetisinde zorluk yaşadığı bir durumdur. Bu durum genellikle Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ile ilişkilendirilse de, her dikkat sorunu DEHB anlamına gelmez.

Dikkat Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?

  • Uzun süre bir işe veya konuşmaya odaklanamama
  • Görevleri ve sorumlulukları unutma
  • Detaylara dikkat etmeme ve sık hata yapma
  • Dikkatin kolayca dağılması
  • Görevleri tamamlamakta zorlanma
  • Organize olamama ve işleri sürekli erteleme
  • Karşıdakini dinlerken dikkatin başka yerlere kayması

Dikkat Bozukluğu Neden Olur?

  • Nörolojik ve genetik faktörler
  • Stres, kaygı ve depresyon
  • Uyku düzensizliği ve yetersiz beslenme
  • Aşırı teknoloji kullanımı
  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi psikiyatrik durumlar

Dikkat bozukluğu günlük yaşamı, iş ve akademik başarıyı olumsuz etkiliyorsa, bilişsel terapiler, dikkat geliştirme teknikleri ve yaşam tarzı değişiklikleriyle yönetilebilir. Eğer belirtiler sürekli hale gelmişse, bir uzmandan destek almak faydalı olacaktır.

Hipoaktivite Nedir?

Hipoaktivite, bireyin hareketlerinde, düşüncelerinde ve tepkilerinde belirgin bir yavaşlık ve durgunluk göstermesi durumudur. Genellikle Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) dikkat eksikliği baskın tipi ile ilişkilendirilir, ancak farklı nörolojik ve psikolojik durumlarla da bağlantılı olabilir.

Hipoaktivitenin Belirtileri Nelerdir?

  • Fiziksel hareketlerin yavaş olması, sürekli halsizlik veya uyuşukluk hissi
  • Düşüncelerde yavaşlık, karar vermede zorlanma
  • Çevreye karşı ilgisiz veya dalgın görünme
  • Düşük enerji seviyesi, çabuk yorulma
  • Tepkilerde gecikme, sorulara geç yanıt verme
  • İçine kapanıklık, sessizlik ve sosyal etkileşimden kaçınma

Hipoaktivite Neden Olur?

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) dikkat eksikliği baskın tipi
  • Depresyon ve anksiyete bozuklukları
  • Beyinle ilgili nörolojik durumlar (örneğin, Parkinson hastalığı gibi)
  • Düşük tiroid hormonu (hipotiroidizm)
  • B12 ve demir eksikliği gibi besin yetersizlikleri
  • Uyku bozuklukları ve kronik yorgunluk sendromu